31 Aralık 2008 Çarşamba

Geleneksel misiniz? Yeni nesil mi?

Merhabalar, artık bu yazı dizisinde elimden geldiğince Medya’nın geleceği, teknolojik gelişmeler, teknoloji ve medya ilişkisi, izleyicilerin evrimi ve içeriK konularına değinmeye çalışacağım.


İlk yazımda özellikle izleyici profillerini incelemek istiyorum. Teknolojik gelişmelerin uzun yıllardır farklı bir izleme ve okuma alışkanlığı olan kitleye nüfuz etmesi tabiki çok hızlı olamamaktadır. Bu nedenle günümüz izleyicisini ben iki gruba ayırıyorum. Birinci grup geleneksel izleyici, ikinci grup ise yeni jenerasyon izleyici.

Geleneksel izleyici, akşam eve gelir televizyonu açar, televizyon sürekli açıktır. O sırada başka birşey ile ilgilenilse bile herhangi bir kanal açık durur ve programlar arka arkaya yayınlanır. İlgi çeken bir konu veya program olduğunda bakışlar televizyona kayar. Yemek yerken haberler dinlenir. Akşam televizyon karşısında ayaklar uzatılır ve çay içilerek ulusal kanallardan herhangi birindeki bir dizi çaylar yudumlanarak izlenir, reklam aralarında başka bir kanala geçlerek diğer programlara kısa bir süre göz atılır. Bu izleyicinin televizyondan çok ekstra bir beklentisi yoktur. Haberleri kaçırmasın, beğendiği dizileri ve yarışma programlarını takip etsin ve tuttuğu takımın maçlarını sorunsuz izlesin. Göreceli olarak anne ve babalarından daha şanslılar en azından tek kanala bağlı değiller ve istedikleri kanalı seçme haklarına sahipler.

Gelelim yeni nesil izleyiciye, Yaş profillerine bakınca açıkçası 10’lu yaşlardan başlayarak 30’lu yaşlara kadar genişleyen bir yaş aralığına sahipler. Bazı teknolojiyi önden takip etmeyi seven kitleyide eklersek 35 yaşına kadar yükselebiliriz. Ancak radikal anlamda televizyon izleme alışkanlığını değiştirebilen kitle 15 – 25 yaş arası diyebiliriz. Peki bu grup nasıl davranıyor? Sevdiği klipleri, komik videoları Youtube, Facebook benzeri siteler üzerinden takip ediyor. Üç saat boyunca bir dizi izlemek yerine dizilerin önemli veya komik anlarını takip etmeyi seviyorlar. En önemlisi artık herşeye yorum yapmaya, arkadaşları ile paylaşmaya alıştılar. Yani bir klip izliyorlarsa hemen altına yorum yazmaya başlıyorlar, izledikleri video’nun linkini arkadaşlarına gönderiyorlar veya Facebook gibi sosyal ağlarda yayınlıyorlar. Bu o kadar kanıksandı ki artık gazete okurken haberin altındaki yorumları bulmaya çalışıyoruz Internet’te olduğu gibi.

Medya şirketlerinin bu yeni kitleye nasıl dokunmaları gerektiğine sonraki yazılarımda değineceğim ama özet olarak farklı bir kitle büyüyor ve yakında bu kitle aile olacak, işe başlayacak, para kazanacak ve kumandanın hakimi olacak. Hazırlıklı olmayan ve bu kitleyi dikkate almayanın işi zor.

23 Aralık 2008 Salı

Online Video İzleme Alışkanlıkları


Nielsen Online yayınladığı son araştırmada ilginç bir sonuç elde etti. Internet üzerinden video izleme oranlarına bakılınca, bu izlemelerin %65'i hafta içi saat 9:00 - 17:00 arasında gerçekleşiyor.
Yani anlaşılacağı gibi Internet'te "Prime Time" hafta içi mesai saatlerine denk düşüyor.
Çalışanların günde ortalama 8 saatini bilgisayar başında geçirdiklerini düşünürsek bu oran hiç şaşırtıcı değil.

Diğer bir sonuç ise ençok video izlenen mecraların listesi.

YouTube 5,077,720 82,553
Fox Interactive Media 244,216 18,481
Hulu 206,068 9,069
MSN/Windows Live 183,858 13,394
Nickelodeon Kids and
Family Network 181,084 6,565
NBC Universal 175,183 9,649
Yahoo! 169,331 18,826
ESPN 134,337 7,775
CNN Digital Network 133,643 8,263
MTV Networks Music 99,787 4,417
Source: Nielsen Online, VideoCensus

Youtube hala açık ara önde gidiyor.

21 Aralık 2008 Pazar

Facebook ve yalanlar


Bugün son günlerde yaygınlaşan ve kayıt olanları görünce gözlerime inanamadığım bir Facebook yalanından bahsedeceğim.
Facebook kullananlar son zamanlarda yeni türeyen gruplarla mutlaka karşılaşmıştır. Eposta üzerinde yıllardır karşılaştığımız "10 kişiye gönder dileklerin gerçekleşsin" gibi eposta'ların bir benzeri Facebook'ta da malesef milyonları kandırmayı başardı.

Aslında daha önce yazmak istedim ama açıkçası bu grupları çok ciddiye almadım. Ama hem son zamanlarda arkadaşlarımın da bu grupları yoğun olarak katılması, hem de bu grupların milyonlarca üyelerinin olması üzerine yazmaya karar verdim.

Öncelikle bu grupların son üye adetlerini paylaşmak istiyorum:

-"FACEBOOK'ta İsminizi Kimler Aratmış" Toplam 70.198 kişi
-"Facebook'ta Profilinize Şimdiye Kadar Kim Bakmış Öğrenmek İstermisiniz ?" Toplam 240.514 kişi.
-"FACEBOOK'TA SİZİ KİMLER SİLMİŞ?" Toplam 187.678 kişi.
-"facebook ta şimdiye kadar kim sizin resminizi çalmıs bilmek istermisiniz!!!" Toplam 622.750 kişi.
-"facebook ta şimdiye kadar kim sizin isminizi tıklamış öğrenmek istermisiniz" Toplam 1.013.605 kişi.

Evet sonuç olarak Facebook mahremiyet içeren herhangi bir kişisel bilgiyi uygulama geliştirenlerle paylaşmamaktadır, zaten yasal olarak da paylaşamamaktadır. Bu nedenle bu ve benzeri gruplar sadece üye toplamaya çalışmaktadır. Peki neden üye topluyorlar? Bunu anlamak için dahi olmaya gerek yok. Grubun sayfasına girip bakınca herşey anlaşılıyor. Bir tanesinin haberler bölümünde onlarca sitenin tanıtımı bulunmaktadır. Amaç sitelerine trafik çekmek.

Facebook üzerinde şu anda kim sizin profilinize bakmış, kim isminize tıklamış, kim sizi aramış vs.. gibi soruların cevaplarını almanız mümkün değildir. Bunu yaptığını iddia eden tüm uygulamalar ve gruplar da tamamen palavradır.

3 Aralık 2008 Çarşamba

Btnet.com.tr'de yayınlanan röportajım

Aşağıdaki video'da Btnet.com.tr sitesinden Sinan Yüzaklı'ya verdiğim röportajı izleyebilirsiniz.







TIME 2008 2. Gün



Evet sonunda TIME 2008 bitti. İkinci günü önceki senelerden farklı olarak öğlene kadardı. Aslında daha mantıklı çünkü ikinci gün öğleden sonra katılım inanılmaz düşüyordu.
Sabah Gerd Leonhard'in konuşması gerçekten çok keyifli ve bilgilendiriciydi. Aynı zamanda da üzerinde tartışacak birçok konuya kapı açtı.
Ardından Avea'dan Ceyda Yıldırım, Tunç Berkman ve Mobilturk'ten Nedim Karasu'nun katıldığı 3G ve Yeni Fırsatlar Paneli vardı. 2009 yılı içerisinde 3G'nin nasıl bir ivme kazanacağını ve ne tür fırsatlar olduğunu hem Operatör gözünden, hem de Çözüm Sağlayıcı gözünden görmüş olduk.
Son panelde, Doruktan Türker'in keyifli moderasyonu ile Pozitron'dan Fatih İşbecer ve bu sefer Saran Media adına konuşan Nedim Karasu, Dijital İçeriğin Nereye Kadar Ücretli olacağı üzerine görüşlerini bildirdiler.
Evet bu sene benim için Konuşmacı olduğumdan dolayı ayrı bir yeri olan bir TIME etkinliğini daha bitirdik. Önceki senelere göre biraz daha katılım yönünden zayıf olsa da yine de sektörün önde gelenlerini bir araya getirmesi açısından önemli bir etkinlik.
Emeği geçen herkese ben de buradan teşekkür etmek istiyorum.

1 Aralık 2008 Pazartesi

TIME 2008


Bugün Interpro'nun düzenlediği TIME 2008 konferansı başladı. Benim de konuşmacı olarak katıldığım konferans daha önceki senelerden farklı olarak Ceylan Intercontinental Hotel'de değil Elite World Hotel'de yapıldı ve Otopark'ın otel içerisinde olmaması ve yemek bölümünde çok fazla kuyruk olması dışında büyük bir sorun yaşanmadı. Yıllardır Ceylan Int. Otel'e alıştığımız için ilk başta biraz garip geldi ama sonuçta asıl önemli olan Konferans içeriğiydi.
Gelelim Konferans'a. Öncelikle bu senenin konusu "Yaşasın İçerik". Avea'nın sponsor olması sebebiyle Avea Regülasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cengiz Anık açılış konuşmasını yaptı. Doğal olarak üç gün önce 3G lisanslarının verilmesi ve 3G'nin geleceği sunumun ana başlığıydı.
Hemen ardından Telekomünikasyon Kurumu 2. Başkanı Galip Zerey 2009'da bizi bekleyenler ile ilgili güzel bir sunum yaptı. Özellikle 2009'da Wimax Lisans'ının verileceğini ve düzenlemelerin hazır olduğunu duyurması sektör için önemli bir haber oldu. 3G lisanslarının da sorunsuz verilmiş olmasının keyfini yaşadıkları çok açıktı.
Bu konuşmaların ardından Paralel Oturumlara geçildi. Benim de konuşmacı olduğum "IPTV, Niş içerik üreticilerini bekliyor" paneli gayet iyi bir katılımla gerçekleştirildi. Diğer konuşmacılar TTNET'ten IPTV İçerik Müdürü Eşref Günaydın ve Sevenice Firmasından Gökçen Karan'dı. Keyifli ve dolu dolu geçen bir sohbet oldu. Özellikle Niş İçeriğin IPTV'deki yeri, IPTV gerçekten Niş içeriği bekliyor mu?, Niş içerikten neyi kastediyoruz?, nasıl para kazanılır gibi konulara değinmeye çalıştık.
Katıldığım diğer bir sunum Intel'in "Gerçek Mobil Internet Deneyimi" başlıklı sunumuydu. Anlatılan ürünler aslında bundan birkaç sene sonra nasıl cihazlarla Internet'e bağlanacağımızı göstermesi açısından gayet ilginçti.
Son olarak "Bloglar, "iş" yapar mı?" paneline katıldım. Hem eğlenceli, hem de doyurucu geçen bir panel oldu. Devletşah Özcan, Arda Kutsal ve Yüce Zerey bloglarını, yaşadıklarını, sıkıntılarını ve nasıl bir iş modeline dönüştürdüklerini neşeli bir ortamda paylaştılar.
Evet ilk günün benim açımdan özeti bu şekilde oldu. Aslında katılım açısından önceki senelere göre biraz daha sayıf olduğunu gördüğüm TIME 2008'in umarım 2009 yılında yapılacak etkinliği daha geniş kitlelere ulaşabilir.

3 Kasım 2008 Pazartesi

Nokia N96 Mobil TV



Nokia yeni telefon modellerini yeniliklerle birlikte duyurma alışkanlığına devam ediyor.
Kasım başında piyasaya çıkan Nokia N96 telefon satın alanlara Mobilturk Mobil TV uygulaması 6 ay boyunca hediye ediliyor.
N96 sahipleri National Geographic, Crime & Investigation, History Channel, Dream TV gibi kanallara günün her saati cep telefonlarından ulaşabilecekler.

21 Ağustos 2008 Perşembe

Yılın müzik olayı Nokia Nseries ile hediye!


Rihanna, Avril Lavigne, 50 Cent ve daha birçok ünlü yıldız Nokia Nseries ile cebinize geliyor, istediğiniz yerde sizin için sahne alıyor. Nokia N95, N82 ve N78 ile birlikte 1 GB microSD kart içinde World Music Awards 2007 videosu hediye olarak sunuluyor. Unutma, kampanya stoklarla sınırlı...

İstanbul, Türkiye –Nokia Nseries, teknolojinin olduğu kadar eğlencenin de ustası. Birbirinden renkli ve yenilikçi kampanyaları ile tutkunlarına eğlencenin kapılarını aralayan Nokia Nseries, bu kez kullanıcılarını dünya yıldızları ile buluşturuyor. Nokia N95, N82 ve N78 ile birlikte 1 GB microSD kart içinde World Music Awards 2007 videosu hediye olarak sunuluyor. Nokia Nseries, 160 ülkede milyarlarca müzik tutkunu tarafından izlenen ve Monako’da yapılan ödül törenine konuk olan Rihanna, 50 Cent, Avril Lavigne,Celine Dion, Akon, Amr Diab, Justin Timberlake, Cascada, Celine Dion, Ciara, Laura Pausini, Maná, gibi sanatçıların muhteşem performanslarını dilediğiniz an, dilediğiniz yerde izleme fırsatı sunuyor. 20 Ağustos’ta başlayacak bu kampanya, stoklarla sınırlı.

Nokia N95, N82 ve N78 ile birlikte 1 GB microSD kart içinde sunulan videoda Ciara’nın Patti’yi “En güzel titreşimlerin Azizesi” olarak anlatışını, Patti’ninse “Mesele para değil; çünkü paraya değil, şarkı söylemeye ihtiyacım var,” deyişini izleyebilecek, Prens Albert’ın “cesur ses” diyerek takdim ettiği Kanadalı sanatçı Celine Dion’a ‘Efsane Ödülü’nü vermesine cebinizde tanık olacaksınız.

Nokia Nseries portföyünden Türkiye’de piyasaya sürülen en son model olan Nokia N78 de bu kampanya ile kullanıcısı ile buluşuyor. Nokia N78 müzik, görüntü ve “yeni keşif”leri paylaşmak için ideal bir multimedya bilgisayar olarak karşımıza çıkıyor. Nokia yetkilileri, yeni Nokia N78 hakkında şunları söylüyorlar: “Nokia N78, Nseries cihazların, en yeni teknoloji ve servislerle birlikte benzersiz mobil multimedya deneyimler sunma taahhüdünü yerine getiriyor. Nokia N78, insanlara tutkularını keşfetme, sevdikleri müzikleri dinleme ve deneyimlerini başkalarıyla paylaşma olanağı sunuyor.”

20 Haziran 2008 Cuma

TTNET Video


Evet uzun zamandır beklenen TTNetvideo http://www.ttnetvideo.com/ yayında. Ama siteye girince nedense garip bir duyguya kapılıyor insan. Site'nin adı ttnetvideo ancak aslında şu haliyle NTVVideo gibi duruyor. Açıkçası NTV kendisi bir video sitesi yapsayda zaten bunun aynısı olacaktı.


Ayrıca kullanmak için TTNET Abonesi olmak gerekiyor. Buraya kadar sorun yok, ancak TTNET abonelik bilgilerinizi değil TTmail abonelik bilgilerinizi kullanmanız gerekiyor. Açıkçası ben yaklaşık 4-5 senedir TTNET abonesiyim hiç kullanmamışım bu mail adresini ve bulmak için ciddi bir efor harcamam gerekti.


Diğer yandan insan, madem tek tek içerik satılmayacaktı, abonelere ücretsiz olacaktı neden daha güncel teknolojiler kullanılmadı diye düşünüyor. Bunun için http://www.hulu.com/ gibi sitelere bir göz atmak aslında yeterli olacaktır.


İşin özeti şu haliyle bu site ziyaretçilerin meraktan bir kere gireceği ama ikinci defa girmeyi pek düşünmeyecekleri NTV kimliğine bürünmüş bir video portalı olmuş. İnşallah kısa süre içinde daha kullanışlı ve doyurucu bir hale bürünür.

Youtube Kişiselleştirilmiş Anasayfa

Youtube (her ne kadar Türkiye'den bir gün girilip 30 gün kapanıyorsa da) yurtdışında siteye yeni özellikler eklemeye devam ediyor. En son Kişiselleştirilmiş Anasayfa "Personalized Homepage" uygulamasını duyurdu.

Bu özellik kullanıcılara çok daha esnek bir arayüz sunuyor, yerleri değiştirilebilen özellikleri kullanabilir hale getiriyor. Klasik arayüzde bulunan" Featured" ve "Most Popular" başlıklarının yanında geçmişte izlenen videolardan oluşturulan bir algoritmayla kişiselleştirilmiş video tavsiyeleri bölümü, üyeliği bulunan başlıklara en son eklenen videolar, ve arkadaşlarının neler yüklediği, neleri favori listesine eklediğini kolayca takip edebileceği bir bölüm ön plana çıkıyor.
Tüm bu özellikleri kullanabilmek için Youtube'a kayıt olmak ve site ziyaret edildiğinde de giriş yapmak gerekmektedir. Tabi ön koşul siteye erişmek :)

13 Haziran 2008 Cuma

Mobil TV

Daha önce bir dergide yayınlanan röportajımı sizlerle paylaşıyorum.

1) Mobil TV servisi ile neler yapılabilecek?

Öncelikli olarak Mobil TV’nin geçmişine bakmak lazım. Cep telefonundan televizyon izleme fikri şu aralar daha bir popüler hal almasına rağmen aslında çok daha önceki yıllarda bu ürünler ile ilgili çalışmalar başlanmış, hatta dünyada ve ülkemizde de çeşitli denemelerine rastlamıştık. Ancak gerek altyapının yetersizliği, gerek son kullanıcının beklentilerinin net olarak anlaşılmamış olması bu ürünlerin ölü doğmasına sebep olmuştur.
Günümüzde ise hem geçmişten alınan tecrübelerle, hem de teknolojideki gelişmelerle daha kullanıma uygun ürünler piyasaya çıkmaya başladı.
Aslında Mobil TV kavramını ikiye ayırmak gerekiyor. Birincisi Cep Telefonu şebekeleri üzerinden unicast dediğimiz yöntemle yapılan yayın, diğeri ise DVB-H, S-DMB gibi yöntemler kullanılarak herhangi bir mobil cihaza yapılan dijital yayın.
Mobil TV, ilk gündeme geldiğinde, cep telefonu operatörlerinin altyapılarını kullanarak yayın yapılması üzerine yoğunlaşılmıştı. Ardından gelişen teknoloji sayesinde artık Dijital Alıcıların boyutları ve vericilerin güçleri geliştikçe mobil cihazlara direk uydu veya karasal vericilerden de yayın yapmak mümkün hale geldi.
Tabi dijital yayın dediğimiz zaman, akla etkileşimli yayıncılık, gelişmiş program rehberi gibi birçok destekleyici ürün akla geliyor. Bu nedenle Dijital Yayın kapsamında normal televizyonlarda neler yapılabiliyorsa, Mobil TV ürünlerinde de verilebilecek hale geliyor. Mobil TV’lerin normal televizyonlara göre en önemli avatajı kişiye özel olması. Bu sayede özellikle reklam ve pazarlama için çok önemli bir mecra haline gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Şu anda lanse edilen veya pilot çalışmaları yapılan bu tip teknolojiler PVR (Kişisel Video Kaydedici), program etiketleme, elektronik rehber, Interaktif servisler, İzle ve Öde gibi birçok gelişmiş dijital yayıncılık ürünlerini de içermektedir.

2) Mobil TV için tercih edilen formatlar neler? Hangi yollardan erişim sağlanacak?

Az önce bahsettiğimiz gibi Mobil TV kavramını iki farklı ürün olarak değerlendirmek gerekiyor.
Şu anda birçok aboneye ulaşmış, özellikle 3G şebekelerinin gelişmesi sayesinde yaygın olarak kullanılan Mobil Operatörlerin altyapısı üzerinden yapılan unicast yayınlar da Mobil TV kapsamına girmektedir. Ancak bu ürünlerde hem operatörler için, hem de son kullanıcı için birçok sorun bulunmakta ve bu nedenle de beklendiği kadar popüler olamamaktadır. En önemli sorun izleyen abone sayısı arttıkça servis kalitesinde düşüşler meydana gelmekte ve operatörler içinde ciddi maliyetler yaratmaktadır. Özellikle yoğun cep telefonu kullanımı olan bölgelerde yayınlar sürekli kesintiye uğramakta ve bant genişliği sıkıntısı sebebiyle de yüksek çözünürlüklü bir yayın yapmak mümkün olmamaktadır.
Bu nedenle bu yöntem ile yapılan televizyon yayıncılığı normal televizyon yayınlarına bir alternatif oluşturmak yerine tamamlayızı bir unsur olarak konumlanmaya başlamıştır.
Yapılan araştırmalar da, EDGE ve 3G üzerinden yapılan yayınların kullanıcılar tarafından ortalama 5 dakika süreyle izlendiği ve genelde haber, spor içerikleri ve hava durumu gibi kısa içeriklerin tercih edildiği görülmüştür. Diğer önemli bir tesbit, kullanıcıların popüler kanallar yerine mobil için özel hazırlanmış marka olmayan içeriklere yöneldiği olmuştur.

Mobil TV denince akla gelen diğer yöntem ise DVB-H (Digital Video Broadcasting – Handheld) veya DMB (Digital Multimedia Broadcasting) gibi yöntemlerle Mobil cihazlara dijital yayın yapılmasıdır. DVB-H veya DMB üzerinden yapılan yayınlarda görüntü kalitesi hem daha yüksektir, hem de kesinti yaşanma ihtimali çok daha düşüktür.Şu anda Dünyanın birçok yerinde bu tip yayınların pilot testleri yapılmaktadır, hatta Kore, İtalya, Almanya gibi ülkelerde geçtiğimiz aylarda lansmanları yapılmıştır. Özellikle Kore hem bu teknolojide öncü olması, hem de pazarın kabullenme sürecinin hızlı olması açısından çok önemli bir örnektir. Kore, Mobil TV yayını için S-DMB ve T-DMB standartlarını seçmiştir ve 2005 yılı içerisinde de satışa hazır ürünler haline getirmiştir. Halen S-DMB yayınları SK-Telekom ve TUMedia ortaklığı ile ücretli olarak müşterilere ulaştırılmaktadır ve 7 TV kanalı ile 20 adet Radyo kanalını içermektedir. T-DMB yayınları ise tamamen ücretsiz olarak kullanıcılara ulaşmaktadır ve 7 TV kanalı ile 13 Radyo kanalına sahiptir.

DVB-H veya DMB yayınlarının halen test aşamasında olmasının ve çok az ülkede kullanıma açılmasının birçok sebebi bulunmaktadır. Özellikle mevcut televizyon kanallarının kullandığı frekansların kullanılacak olması bu tarz yayınlar yapmak için boş frekans bulmak açısından büyük sorun yaratmaktadır ve birçok ülke bu sıkıntıyı aşmak için çalışmalar yapmaktadır. Diğer bir sorun ise ilk yatırım maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Bu tip bir yayın yapmak için lisans alan firmaların ciddi sayıda DVB-H verici yatırımı yapması gerekmektedir. Mobil Cihazlara yayın yapmaktaki zorluk bu cihazların metro, otoyol gibi her ortamda kullanılıyor olmasıdır.

3) Türkiye'de mobil TV ile ilgili operatör ve üreticilerin çalışmaları ne aşamada? Henüz 3.neslin gelmemiş olmasına rağmen GPRS ve EDGE şebekeleri üzerinden mobil tv yayını yapan firmalar var, bunlara örnek gösterebilirsiniz? Türkiye'ye mobil TV tam anlamıyla ne zaman gelir?

Türkiye’de de Mobil TV aslında çok yeni bir kavram değil. Yıllar öncesinden GSM Operatörleri benzeri servisleri hatta ücretsiz olarak vermeye başlamışlardır. Ancak altyapının yeterli olmaması nedeniyle beklenen verim alınamamıştır. Şu anda da operatörlerin EDGE yatırımlarını geliştirmeleri sayesinde bu tip servisler piyasaya çıkmaya başladır fakat bu ürünlerin çok fazla yaygınlaşacağını ve çok büyük gelirler elde edileceğini düşünmüyoruz. 3G Lisanslarının verilmesi ve 3G altyapı yatırımlarının tamamlanması sonrasında belki biraz daha bu tarafta hareketlenme yaşanabilir gibi gözüküyor ancak bunun da çok kısa vadede gerçekleşeceğini düşünmüyoruz.
Aslında Mobil TV’nin yaygınlaşması biraz da 3G ve Karasal Dijital Yayıncılık lisanslarının verilmesi sonrasında ciddi bir ivme kazanacak gibi gözüküyor. Özellikle DVB-H için gerekli frekans ayırımı yapılabilirse gerçekten Türk izleyicisini tatmin edebilecek seviyede bir Mobil TV ürününden bahsedebilecek düzeye gelebiliriz.

5) Mobil TV'nin hayata geçmesine olanak sağlayan DVB-H teknolojisini destekleyen avuçiçi cihaz sayısı dünyada ve Türkiye'de nedir?

Genelde DVB-H uyumlu Mobil Cihazlar, DVB-H altyapısı kurulduktan sonra pazara girmeye başlıyor. Bunun en önemli nedeni özellikle yurtdışında bu cihazların Operatörler tarafından verilmesi ve Operatörlerin de seçtikleri Şartlı Erişim sistemlerini destekleyen telefonları pazara sokuyor olması. Mobil TV yayınını almak için DVB-H cihazı almak yeterli olmamaktadır. Aynı zamanda bu cihazın, yayın yapan Operatör tarafından da destekleniyor olması gerekmektedir.
Bunun sonucunda şu anda Türkiye pazarında DVB-H teknolojisini destekleyen ürünler halen satılmamaktadır.
Dünyada da yine aynı sebepten ötürü, şu anda DVB-H uyumlu cihazlar sadece bu servisin pazara çıktığı Italya’da ciddi bir sayıya ulaşmış gibi gözüküyor. Italya’da satılan DVB-H uyumlu cihaz sayısının 2006 sonunda 500.000 civarında olacağı tahmin ediliyor.

6) DVB-H teknolojisi tamamen yeni kurulacak şebekeler üzerinde çalışıyor ve bu yayınları almak için yeni cep telefonlarına ihtiyaç var. Yorumunuz?

DVB-H teknolojisinin ilk yatırım maliyetleri, özellikle vericiler tarafında oldukça yüksek. Ancak bu her yeni yayın teknolojisi için geçerli. Yatırımdan sonrasına baktığınızda ise GSM Şebekelerine göre çok daha hesaplı ve sorunsuz bir yayın yöntemi. Tabi bu ürünün yaygınlaşması DVB-H alıcılı cihazların da piyasada çoğalması ile doğru orantılı olacaktır. Aslında Türkiye pazarı özellikle yeni cep telefonlarının pazara giriş hızına baktığınızda, DVB-H uyumlu ürünlerinide çok hızlı bir şekilde kabullenecekmiş gibi gözüküyor. Zaten çıkacak servis ne kadar kaliteli olursa ve yeni bir ihtiyaç yaratırsa cihazların satışı da o seviyede yüksek olacaktır. Yurtdışı pazarlarda durum biraz daha farklı. Türkiye’den farklı olarak çoğu ülkede cep telefonları Mobil Operatörler tarafından kullanıcılara veriliyor veya kiralanıyor. Bu nedenle bu tip yeni teknolojilere geçiş çok daha hızlı oluyor.
Tabi Mobil TV yayınlarını sadece Cep Telefonu gibi düşünmemek lazım. Kore örneğinde de açıkça gözüküyor ki kullanıcılar her türlü mobil cihazdan bu yayınları izlemek istiyor. Şu anda Kore pazarında Mobil TV yayını alan cihazların %15’i Araç içi alıcılar, Kişisel Media Oynatıcılar ve PDA’lerden oluşuyor. Hatta bu sayının alıcı cihazlardaki çeşitliliklerin artmasıyla beraber önümüzdeki dönemde %30’un üstüne çıkması bekleniyor.

7) Dünyadaki mobil TV abone sayısı nedir?

2.5G ve 3G üzerindeki servislerin geçmiş 2 – 3 seneye dayandığı için özellikle İngiltere, Amerika ve Fransa gibi ülkelerde gayet yüksek rakamlara ulaşılmış gibi durmaktadır. Örneğin Kaliforniya kökenli MobiTV firmasının dünyanın dört bir yanında GSM operatörleri ile birlikte lanse ettiği servislerin abone sayısı yaklaşık 1.500.000 civarında. Yine İngiltere kökenli ROKTV sırf Çin pazarında 150.000 aboneye ulaşmış durumda. Şu anda farklı 2 – 3 firmanın Amerika pazarındaki toplam abone sayısı ise 2 Milyon civarında. Tüm dünya da ise 2005 sonu itibariyle toplam abone sayısı 6.4 Milyon kişi olarak tahmin ediliyor.

DVB-H pazarı ise şu anda sadece İtalya da müşteriye ulaştığı için burada rakamlar tüm dünyadaki abone rakamlarını da oluşturuyor. Yıl sonunda bu sayının 500.000 olması bekleniyor.

DMB ürününün şu anda en büyük pazarı olan Kore de abone sayısı toplam 1.9 Milyon kişiye ulaşmış durumda.

8) Mobil TV gelirleri nedir? 3. nesilin yaygınlaşmasıyla birlikte (abone sayısı ve gelirlerin) ne olması bekleniyor?

2.5G ve 3G üzerinde verilen TV servisinde en büyük gelir kalemi halen VOD (Seç ve İzle) ürünler. Genel olarak bu servislere ulaşmak için aboneler aylık sabit bir ücret ödemekteler, ancak VOD içeriklere ulaşmak için ürün başına bir fiyatlandırma yapılmakta ve büyük oranda gelirler bu içeriklerden elde edilmektedir. 3G altyapılarının gelişmesi ile birlikte bu servisler üzerinden yeni Interaktif servisler geliştirmek mümkün olabilmektedir. Buna paralel olarak da yeni gelir kalemleri ortaya çıkmaktadır. Örneğin izlediğiniz bir programdaki ürünü satın almak için ekrandan komut göndermek yeterli olacaktır.

DVB-H ve DMB servislerinde ise iki farklı model bulunmaktadır. Birincisi yine pay tv mantığı ile abonelik ücreti ödenerek kanalların izlenmesi, diğeri ise içeriklere ücretsiz erişilmesi ve gelirin reklam satışlarından sağlanması.

9 Haziran 2008 Pazartesi

RTUK ve TBD ortak çalışması olan IPTV kitabı yayınlandı


Uzun zamandır çıkması beklenen “Bireysel Eksenli İnteraktif Yayıncılık: IPTV” isimli kitap piyasada. İçerisinde bu blog'da da okuyabildiğiniz "IPTV ve İçerik" yazımın da bulunduğu kitap içerisinde sektörden çok değerli insanların makalelerini okumak mümkün.




Kitap içerisindeki ana başlıklar:


-IPTV ve Düzenlemeler

-IPTV Mimarisi ve Servisleri

-IPTV Altyapı Gereklilikleri ve Türkiye’deki Altyapnın Durumu

-IPTV’de İçerik Paylaşımı

-IPTV’nin Telekom ve Yayıncılık Üzerine Etkileri

-Yayın, Araç ve İletişim

-Pazarlamacılar ve IPTV

-IPTV, Markalaşma ve Reklam


Bu kitap Türkiye’de önemli bir açığı dolduracaktır diye düşünüyorum.

28 Mayıs 2008 Çarşamba

2013 Yılında 1 Milyar'dan fazla kişi Online Video izliyor olacak...

ABI Research şirketinin araştırmasına göre video içeriklerine web'den erişen izleyici sayısı önümüzdeki dönemde katlanarak artacak ve 2013 yılında 1 Milyar kişiye kadar çıkacak.

Bunun yanında özellikle Bantgenişliği harcamalarını optimize etmek için içerik dağıtma yöntemleri de her geçen gün çeşitleniyor. En önemli ürünler yerel video saklama işlemleri yapan ve CDN adı verilen İçerik Dağıtım Ağları, kullanıcıların bantgenişliklerinden yararlanan P2P bağlantılar ve her iki yöntemi de kullanan Hybrid ağlar.

Tüm bu gelişmeler Ücretli TV hizmeti veren operatörleri tehdit etmekte. Operatörler ilk başlardaki gibi bu tip servislere kayıtsız kalmamaya başladılar çünkü müşterilerin eğilimlerinin Internet'e kaydığının farkına vardılar.

Önceki yıllarda Ücretli TV Operatörleri bu tip servislerle mücadele etmeye çalışıyorlardı ancak artık "Yenemiyorsan dahil ol" stratejisi ile bu dünyaya katılmaya karar verdiler. Internet video izleme oranlarının artmasına bu kararın da etkisi çok yüksek oldu. ABC, FOX gibi büyük şirketlerin bile artık önemli içeriklerini Internet üzerinden yayınlamaya başlaması geleceğin nerede olduğu hakkında bizlere de ciddi anlamda fikir vermekte.

Türkiye'de de durum çok farklı değil. Digiturk Internet TV alanında hem yurtdışında, hem de yurtiçinde webtv servislerini 2 sene önce lanse etti. Doğan Medya Holding, yine bu alanda geri kalmamak için ciddi ataklar yapıyor. Örneğin CNN TURK sitesinde haberlerin izlenmesi mümkün hale geldi, gazetelerin sitelerinde yine ciddi anlamda video içerikler çoğalmaya başladı. TTNET yine bu pazarda yer edinmek için önce TTNETMüzik servisini duyurdu, çok yakında da TTNETVideo için bir ürünün çıkması bekleniyor.

Görüleceği gibi hem dünyada, hem ülkemizde artık Internet TV karşısında ciddi bir alternatif olmaya başladı. Özellikle yeni kuşak bu alternatif ile birlikte büyüdüğü için önümüzdeki 10 sene içerisinde klasik TV yayıncılığı ciddi anlamda revizyona gidecek gibi gözüküyor.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

OrangeUK Kablosuz Internet Radyosunun Lansmanını Yaptı


Orange, İngiltere Internet Radyo pazarına girmek için Liveradio isminde bir ürün piyasaya sürdü.
Liveradio, 4000 yerel, ulusal ve uluslararası radyo istasyonuna erişim sağlayan bir kablosuz Internet radyo cihazıdır.
Paralelinde www.liveradio.com isminde bir web sitesi de yayınlayan Orange bu site üzerinden aynı zamanda müzik içerikleri de satmayı planlıyor.

Mobil Pazarlamanın Geleceği

Mobil sektör, gelişecek yeni alanlar bulmaya çalışmak açısından Internet ile başa baş ilerliyor. Teknolojinin, Operatör altyapılarının ve Cep telefonlarının gelişmesiyle birlikte hem operatörler, hem de şirketler için yeni fırsatlar oluşmaya başladı.
Mobil pazarlama aslında son yıllarda çok konuşulan ve çeşitli örneklerle gerek yurtdışında, gerekse ülkemizde sık sık karşılastığımız bir pazarlama yöntemi olmaya başladı. Ancak çok yaratıcı ve yenilikçi Mobil Pazarlama servislerine çok seyrek rastlamamızın en önemli sebeplerinden biri GPRS ücretlerinin hala çok yüksek olması ve son kullanıcıların bu tip servisleri kullanmaktan yüksek fatura beklentisi yüzünden korkmaları.
Buna rağmen araştırma firmalarının tahminlerine göre Mobil Pazarlama alanında önümüzdeki dönemde ciddi bir beklenti olacak gibi gözüküyor.






Yukarıdaki tabloların gerçekleşmesi için önemli olan dört adet başarı faktörü bulumaktadır:
Regulasyonlar; mobil içerik dağıtımı ve mobil TV alanlarında yapılacak düzenlemeler ile yeni ve farklı pazarlama servislerinin önü açılabilecek.
Dijital Hak Yönetimi (DRM); içeriklerin kimler tarafından izleneceğini ve operatör ağı üzerinden dağıtımını kontrol etmeyi sağladığı için mobil pazarlamaya daha fazla içerik ve uygulamanın girmesini sağlayacak.
İzleme ve ölçümleme; Mobil pazarlama projelerinin başarıya ulaşacaksa, bu kampanyaların ölçümlenebilir olmasından kaynaklanacaktır.
Ücretlendirme; Yumurta ve tavuk stratejisi, müşteriler reklamları izlemek için para mı öder, yoksa dakika veya kontör kazanmak için reklam mı izler? Firmaların bunu doğru olarak cevaplaması gerekiyor.
Pazarlama sektörü son yıllarda yoğun arayışlar içine girmeye başladı. Özellikle klasik pazarlama yöntemlerinin yakalayamadığı ve pazarlama şirketlerinin doğrudan ulaşamadığı yeni bir nesil yavaş yavaş profesyonel hayata adım atmaya başladı. Mobil ve Online pazarlama aktivitelerinin bu kadar popüler hale gelmesinin en önemli sebeplerinden biri bu kitleye ulaşma ihtiyacıdır.
Cep telefonları bu ihtiyaç doğrultusunda günümüzdeki TV reklamcılığının alternatifi olmasa da tamamlayıcısı olmaya başladı. Peki neden cep telefonu? Bunun ilk akla gelen birkaç sebebi bulunmaktadır:
- Cep telefonu kişisel bir cihazdır ve sahibini ifade eder. Ulaştığınız kişi tekildir ve direk dokunursunuz.
- Yine aynı sebeple çok daha kolay profillenen bir kitleye ulaşırsınız ve bu kitleye uyguladığınız kampanyaların sonuçlarını çok daha hızlı ve detaylı gözlemleyebilirsiniz. AMF Ventures şirketinin Mayıs 2007 tarihli bir araştırmasına göre TV üzerinden yapılan kampanyalarda izleyicilerin sadece %1’inin kişisel bilgileri alınabilmektedir, Internet üzerinde ise bu rakam %10 dolaylarına çıkabilmektedir. Mobil kampanyalarda ise müşterilerin %90’nının bilgisi toplanabilmektedir.
- Her zaman yanınızdadır. Günümüzde artık Cep telefonu olmadan yan odaya bile gidilmez hale gelmiştir. 2005 yılında yapılan bir araştırmada insanların %60’nın cep telefonları başucunda uyudukları ortaya çıkmıştır, yine Nokia’nın 2006 yılında yaptığı bir araştırmaya göre cep telefonlarının %72’si Çalar saat olarak kullanılmaktadır.
- Always-On, yani her zaman bağlı. Cep telefonu taşıdığınızda artık dış dünyaya, Internet’e, haberlere ve diğer tüm enformasyona ulaşır durumdasınız.
- En önemli özelliklerinden biri entegre bir ödeme sisteminin olması. Internet’e göre Pazarlama firmalarının Cep telefonlarına daha sıcak bakmalarının en önemli sebeplerinden biri de budur. Müşterinin kredi kartı vs.. kullanmadan tek bir tıklamayla pazarlanan ürüne sahip olması mümkündür. Nasıl olsa ödeme operatör faturasından veya kontör üzerinden yapılacaktır. Hatta yeni yeni hayatımıza giren Mobil ödemeyle bu daha da kolay bir hale gelmiştir.
Mobil Pazarlama’nın yöntemleri:
Mobil Pazarlama ilk olarak SMS ve yazı tabanlı başladı. Firmalar ürünlerinin tanıtımlarını veya kampanyalarını SMS göndererek duyurmaya çalıştılar. Ancak bu yöntem bir süre sonra çok yoğun kullanılmaya başlandı ve kullanıcının tepkisinin ölçülmesi kısmında da bir fayda sağlamadı.
Halen bu yöntem yoğun olarak kullanılsa da asıl verimli kampanyalar kullanıcıların katılımlarının da sağlandığı, gelişmiş teknolojileri de içeren kurgularla hayata geçmeye başladı. Günümüzde gerçek müzik, video klipleri, mobil oyunlar, MMS gibi uygulamalar ile çok daha yaratıcı ve ilgi çekici servisler yaratmak mümkün hale gelmiştir.
Tüm bu teknolojilere ve gelişmelere bakınca Mobil Pazarlama değer zinciri için gerçekten pozitif bir gelecek beklentisi oluşmaya başlıyor. Bu değer zincirine kısaca bakacak olursak:
- Markalar; markalar sadece klasik tanıtım kampanyalarının yeterli olmadığını ve müşterinin sadakatini artıracak yeni yöntemler bulmak gerektiğini farkettiler. İşte bu noktada Mobil Pazarlama aradıkları çözümü markalara sundu. Karşılıklı iletişim kurarak ve ölçümleyerek, bunun yanında sadakati artırıcı hediyeler sunarak verimli kampanyalar yaratabilir duruma geldiler.
- Pazarlama Ajansları; pazarlama mecralarının değişmeye başlaması ve mobilin de bu mecraya hızlı bir şekilde girmesi üzerine Ogilvy, Saatchi gibi birçok ajans bünyelerinde mobil servisleri de içeren dijital birimler oluşturmaya başladılar. Cep telefonlarının gelişmesi, kameraların standart hale gelmesi, media playerlı cihazların yaygınlaşması ajansların daha yaratıcı servisler ortaya çıkarmasına yardımcı oluyor.
- Mobil Pazarlama Servis Sağlayıcıları; tüm konsantrasyonları ve tecrübeleri mobil üzerine olan bu servis sağlayıcılar yeni pazarlama mecrasının önemli oyuncularından biri haline geldiler. Operatör, ajanslar ve marka arasındaki köprüyü oluşturma işi Mobil Pazarlama Servis Sağlayıcılarına düştü.
- Operatörler; Operatörler bir taşla birçok kuş vurmaya başladı. Data kullanımını artırdılar, kullanıcı profillerinden yeni gelir sağladılar, kredi kartlarına alternatif bir ödeme sistemi haline geldiler.
Son olarak ülkelere göre SMS Pazarlama gönderim adetlerini ve dönüş oranlarını paylaşmak istiyorum:

Görüldüğü gibi ABD en düşük erişim rakamına sahip ancak geri dönüşlerde en yüksek oranı yakalamış. İsmanya ise en yüksek erişime sahipken en düşük geri dönüşe ulaşmış. Bu tablo aslında tüm durumu özetlemekte. Mobil Pazarlama’nın başarıya ulaşması ve Marka’ların beklentilerinin karşılanması için en kritik nokta doğru kampanya için doğru profillemeyi yapıyor olmak.